TRAVMA NEDİR?
Travma; depresyon, panik atak,
stres gibi yine sıkça adını duyduğumuz bir kelime… Dikkat! Bu yazıyı okuduktan
sonra hayatınızda travma diye adlandırdığınız bazı şeylerin aslında travma
olmadığını fark edebilirsiniz.
Öncelikle tanım ile başlayalım.
Travma hayatımızı, vücut bütünlüğümüzü, sevdiklerimizi tehdit eden dış kaynaklı
yaşantılardır. Travma ile birlikte öfke, üzüntü, kafa karışıklığı, çaresiz, yıkılmış,
tuzağa düşmüş, ihanete uğramış hissedebiliriz. Peki ne gibi yaşantılar travmaya
sebep olur? Yıkıcı doğal afetler, trafik kazaları, yangınlar, iş kazaları,
tecavüzler, cinayetler, saldırılar gibi insan vücudunu, hayatını tehdit eden
durumlar travmaya sebep olabilir.
Travma yaşanma anını çoğu insan; “Sanki
kendimde değildim, ne olduğunu anlayamadım, bir şey hissedemiyordum…” gibi
anlatabilir. Bunun sebebi bizi her daim korumaya çalışan o mucizevi şey; yani
beynimiz! Eğer beynimiz travma esnasında, yaşananların etkisi ile bizim
mücadele edemeyeceğimizi düşünüyorsa olayları bize sanki üçüncü bir kişiymişizcesine
algılatır. Sanki o an o depremi, o yangını veya yaşadığımız her ne ise o
felaketi yaşayan biz değiliz de bir başkası gibi hissederiz. Bu yüzden
travmadan sonra ilk hissedilen duygu genelde şok olur. Bunu gerçekten yaşadım
mı? Benim başıma neler geldi? Gibi düşünceler eşliğinde yaşananlara inanamayız.
Peki travmayı iyi anladıysak;
kendi hayatınızda TRAVMA adını koyduğunuz şeyleri yeniden gözden geçirelim mi?
Bizler zaman zaman istemeden bazı şeyleri travmatize edebiliyoruz. Annesini
kaybeden iki kardeşten biri bu kaybı travma olarak nitelendirebilirken öbür
kardeş sadece kaybın ardından üzüntü yaşayabiliyor. Olaylara karşı bakış
açımız, onu nasıl adlandıracağımıza yön verir. Bir erkek eşinden ayrıldığında
boşanma olayını travma olarak görebilirken başka biri kurtuluş olarak
görebilir. Aslında iki durumda da hayatı veya vücudu tehdit eden bir durum yok
sadece kalp kırıklığı var. Yaşadığımız üzüntülere, kalp kırıklıklarına TRAVMA
adını koyarsak onları travma gibi hissederiz. Bu yüzden hislerimizi ayırt edebilmemiz
ve bakış açımız çok önemli. Bu noktada aslında anne babalara da çok fazla iş
düşmekte. Eğer çocuğunuzun ileride yaşadığı olayları travmatize etmesini
istemiyorsanız onu cam fanusta büyütmeyin. Arkadaşı ile ufacık bir problem
yaşadığında olaya dahil olmaya çalışmayın, tamamen özgür, YANLIŞ diye bir
kelimenin var olmadığı bir dünyayı evinizde yaratmayın. Çünkü dışarıda böyle
bir dünya yok.
SEDA İŞİSAĞ
PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Yorumlar
Yorum Gönder